Sivil Darbe...
Bizde ''darbe'' sözcüğü ''asker'' i çağrıştırır... Geçen günlerde bir gazeteci
arkadaş bir TV programında ''sivil darbe'' deyimini kullandı... Ona göre,
DEHAP'ın yargılanma sürecinde olup bitenler AKP'ye karşı bir sivil darbeye
benziyordu... Aynı günlerde ''sivil darbe'' sözcükleri benim de zihnimden
geçmişti... Fakat bambaşka bir ''bağlam'' da... Bence AKP'nin kendisi bir sivil
darbe girişimi içindedir... AKP'nin yaptıkları, yapmaya çalıştıkları ancak ve
sadece ''sivil darbe'' sözcükleriyle nitelenebilir. Tabii, henüz girişim
sürecindeki bir sivil darbe...
****
AKP'nin, seçmen sayısının yüzde yirmi beşi, kullanılan oy sayısının yüzde otuz
beşiyle TBMM'deki sandalye sayısının yüzde altmış beşini ele geçirdiği
belleklerden silinmeyecek kadar çok yinelendi. Bugün yaşanmakta olan sivil darbe
girişiminin başlangıç noktası budur. Bir siyasal parti eğer böyle bir oy
oranıyla böyle bir sonuca ulaşabilmişse bu kendiliğinden bir sivil darbedir...
Şimdi bu parti kendi doğasının gereğini yerine getirmeye çalışıyor... Halk
vicdanında, toplumda çoğunluğa sahip olmayan bir siyasal erk parlamentoda mutlak
çoğunluğu ele geçirebilmişse, ondan daha başka türlü davranması beklenemez,
beklenmemeli... Tersine bir beklenti, eşyanın doğasına aykırı olurdu...
****
Sözü edilen siyasal erk mutlak çoğunluğu hakkıyla elde ederek parlamentoya
gelmiş olsaydı bugün ''sivil darbe'' diye adlandırdığımız girişimlerde bulunmaya
hak kazanmış olacak mıydı? TBMM'nin açılışında verdiği demokrasi dersinde
Cumhurbaşkanı bunu açık seçik yanıtlıyor: ''Sayısal çoğunluk, kamu yararı ve
hukuk devleti ilkesiyle sınırlandırılmıştır.'' Demokrasi tanımında artık
çocukların bile anlayabileceği bu açık seçik ve yalın gerçeği sadece iktidardaki
parti değil, liberal ya da eski solcu birtakım aydınlar bile ne yazık ki
yeterince anlamıyor görünmekte...
****
Gerçek anlamda bir sayısal çoğunluk temeline de sahip olmayan bugünkü siyasal
erkin sivil darbe girişimlerini tek tek sayıp dökmeye gerek yok... Irak'a asker
gönderme konusu ve üniversitelerle çatışma yeterli örneklerdir. Başka
arkadaşlarca da yazıldı; bugünkü AKP yönetiminin yarattığı ortam Menderes
döneminin bir karikatürüne benziyor. Karikatür, çünkü günümüzdeki sivil dikta
heveslilerinin çapı Menderes'in ve dönemindekilerin çok aşağısında... Ama bu
dönem, sözü edilen bir öncekinden çok daha tehlikeli... Çünkü aydınlanmanın,
ülke bağımsızlığının, Cumhuriyet Türkiyesi'nin en temel değerlerinin karşısında
çok daha örgütlü, sinsi ve kurnaz bir güç var...
****
TBMM'nin açılışındaki demokrasi dersinde Cumhurbaşkanı, demokrasiyi ''sayısal
çoğunluğa'' indirgeyen ilkel anlayışa karşı çağdaş demokrasi tanımını aşağıdaki
saptamalarla da vurguladı: ''Parlamenter sistemlerde egemenlik yalnızca
Meclislerin değildir. Cumhurbaşkanı, yargı organları ile özel kurullar da,
Anayasa'da belirtilen görev ve yetkileriyle egemenliği kullanırlar.''
Yeni öğretim döneminin açılışında rektörler ve kuvvet komutanları da aynı
içerikte konuşmalar yaparak söz konusu sivil darbe girişimlerine karşı
Cumhuriyetin temel değerlerinden yana görüşlerini yeterince açıklık ve
kararlılıkla dile getirdiler...
Yine de bir şey sanki eksik...
Örgütlü, bilinçli, birleşik halk gücü...
Demokrasinin içeriği eğer memurların, işçilerin, tüm emekçilerin örgütlü,
bilinçli, birleşik gücüyle donatılamazsa ya da donatılamadıkça, bu sistem gerçek
niteliğine kavuşamadığı gibi sivil darbe heveslilerinin aracı olmaktan
kurtulamaz...
04.10.03.