KÖR BİR

Yüreği hüzünle dolduran hayat
güneşli bir nisan akşamında
her şey ölüp gidiyor ve
atıyla oynuyor komşunun çocuğu da

yaprakları kımıldatan rüzgâr
ölüm kımıldamaz ama
yağmurda, solgun güz kuşlarının
kim bilir nereye gittiği yağmurda
kuytu, naftalin kokan odalarda
akşamın evleri sardığı odalarda
bir çocuk uyurdu
kavaklar cevizler ıhlamurlar
sallanırlardı acıyla

o zaman ne çok hastaydım
sevgilim! ne çok hastaydım
gece yarıları şehri dolaşırdım
cebimde taslak halinde bir intiharla
şizofreni ve pompalı mızıkayla
tanrım! ne çok yalnızdım, dağlara–
doğru yürürdüm, ağlardım,
yüzümü tutup toprağa
şehri–
gözlerdim.
-gençliğimi hatırlatan o sıkıntıyla–
babasının yargıç olduğunu söyleyen hizmetçi sevgilim
gelirdi. o ve ay. odamın–
duvarına yazılar yazdım
başkaldırma ve ölmeme hakkında
hep uyanık kalmak pahasına
yazılar yazardım, Kafka
v.s. otururlardı bir kasabada
oturur ölümden konuşurlardı
bir kroki halindeki şapkalarıyla
bir taslak olan vücutlarıyla
ve bir cenin kadar zayıf omuzlarında
askeri ve trenci paltolar olurdu
onlar konuşurken akşam olurdu
biz sevişirdik acıyla
sevgilim! biz acıyla sevişirdik
ellerin soğan ve sabun kokardı
ayaklarını öperdim, sonra
gece gelirdi ağır bir homurtuyla
gece gelip beynimi örterdi
ışığı yakmazdım, gece gelirdi,
sen giderdin, o zamanlar ben hastaydım
beynim hastaydı, örtüler içinde–
bir vebalı gibi titrerdi
gece soluk soluğa
terli bir tren gibi ilerlerdi

kalbim!
sen yoksun.
sen tökezleyen bir şarkısın
köpüre köpüre akan
acıyla ve hüzünle beslenen
bir ırmaksın.
akşam
yankılanırken kasaba
çanların ve koyunların
mezarların
tozlu kasabasında
çocuklar ağlardı
dünya az renkli ve tebeşirden
bir resim kadar tozlu ve müphemdi
aşk müphemdi

sen
sessiz bir kinle şehri gözlüyorsun
kısık bir hüzünle camların arkasında
aşka ve merhamete hazırsın
şefkate ve nefrete ve
acı çekmeye o uzak yollarda.
bir kuleden seyrettiğin şehri
yani bir şehvet balkonundan
kimse bilmiyor
geçit yok şarkısına aşkın
ah her şey
bir pencereden göründüğü kadar
bir pencere kadar dünya
bir kartpostal gibi geçtiğimiz dünya

kalbim.
kör bir çocuk gibi düşe kalka.

1963