GECE, DÖNERKEN...

Gece
Dönerken
Denize bakıyor
Ve bireyci şeyler düşünüyordum:
Bu deniz
Evren gibi derin
ve uzay gibi karanlık
Atsam kendimi
Bu derinliğe
vesaire...
Birden
Ateşçiyi gördüm
aşağıda
sağımdaki boşlukta.
Kömürle dolduruyordu
karnını geminin
Küreği yaklaştırıyor
fırının ağzına
ve usta bir fırlatışla
kömürleri savuruyordu
Sonra uzun bir demir çekiyor
bir yerden
kömürü
karıştırıyordu
Duruyor bir an
geziniyordu
kafeste bir aslan gibi
birkaç dakika.
Önünde
küçücük
külüstür bir mangalda
külüstür bir çaydanlık kaynıyordu.
Ateşçiye
baktım uzun süre
Unuttum denizi
ve kafamdan geçen
bireyci düşünceleri
boşluk
karanlık
ölüm
kozmos
uzay
vesaire
üzerine
.Bir adam
çalışıyordu az ötemde
sinir
doku
ve kas güzelliğiyle
Gece
saat on birdi.
Onu bekleyenler vardı mutlaka.
Solgun yüzlü bir kadın
belki.
Ve iki çocuk
Babalarının yüzünü
iki uyku arasında şöyle bir
hayal meyal gören.
Bir makinistle konuştum
yirmi yedi yıllık emekçi
bir makinistle.
Maaşlardan söz ettik
vergilerden
fazla mesaiden.
Genç bir işçi
karıştı söze.
Bilinçli bir
fabrika işçisine benziyordu.
Gemi yanaştı iskeleye.

.Ben
kozmosu Filan
unutmuş olarak
karışırken çıkış kalabalığına
Ateşçi
gömleğinin yeniyle
yüzünün terini kuruluyor
Arkadan
İşçi ve makinistin
vergi adaletsizliği
ücretler
fazla mesai
yorgunluk
bedenen harcanma
konularında
hâlâ sesleri geliyordu.

1977