ŞİİR, YAŞAM VE SÖZCÜKLER (*)

Size büyük bir onur sunulduğunda söylemeniz gereken sözler hem düşüncenin süzgecinden geçmeli, hem duygunun terazisinde tartılmalı, hem beğeninin imbiğinde damıtılmalı, hem imgelemle beslenmeli ve bütün bunlarla birlikte de tümüyle içtenlikli olmalıdır...

Böylece şiiri de tanımlamaya yaklaşabildiğimi düşünüyorum...
Bu özelliklerden herhangi birine sahip oluş, bir söz ya da yazı ürününü şiir olarak adlandırmaya yetebilir... Fakat öyle sanıyorum ki şiirin her gerçek işçisi, kendisine şair olmak onuru ve sorumluluğu verilmiş kişi , daha üstün, daha derin, daha farklı bir ustalık düzeyine özenmiştir, özenmelidir de...
Bir gün bir yerde, şairliğin meslek değil yazgı olduğunu işitmiş ya da okumuştum... Kendi yaşamım ve deneyimlerim bana bunun gerçekliğini kanıtlıyor...

Bununla, soya çekim, kalıtım, yetenek gibi, yaşamın ve yaratıcılığın hiçbir alanında yadsınamayacak gerçeklerden çok; bir yazgıyı kabul etmek, hak etmek ve taşıyabilmek erdeminden söz ediyorum... Yeteneğin parıltısını yadsımamakla birlikte, çalışkanlığın, içtenliğin ve kibirsiz olmanın erdemine her zaman daha çok değer verdim... Yetenek bize kalıtımsal olarak gelen bir eğilimdir...Böyle bir özelliğe sahip olmaktan kendimize bir övgü payı çıkarmamız anlamsızdır... İnsan tekinin ve insanlığın yazgısını yaratan ve yönlendiren ise bilinçli emektir... Böyle bir çabanın gerektirdiği güçlükleri, sıkıntıları, çileleri göğüsleyip yapıta dönüştürebilmektir... Yazgıyı kabul etmek, hak etmek ve taşıyabilmek derken söylemek istediğim buydu...

Şair olmayı kendi ana dilimin ve gelmiş geçmiş bütün dillerin şiir ustalarına ,şiire emek vermiş herkese karşı hem bir sorumluluk, hem bir sevgi ve saygı bağı olarak, diyebilirim ki bir kan bağı gibi duyumsuyorum... Şiir ana dilde bir derinleşme, aynı zamanda da insanlığın ortak dilidir... Onu ne sadece sözcüklere, ne sadece ses,kurgu, mecaz ya da imgeye, ne sadece düşünce ya da duyguya indirgeyebiliriz... Bütün bunların toplamı ve böylece de basit bir toplama işleminin sonucundan çok daha fazla bir şeydir...

Çünkü bütün bunları birleştiren harç, maya, töz, öz su, yaşamın kendisidir...

Sözcükler ne sadece araç, ne de amaçtır... Amaç, yaşamı kirinden, pasından arındırmak,
onu anlamlı, yaşanır , yaşanası kılmaktır...

Yaşam, yaşamlarımız, yalanla, kötülükle, baskıyla, zulümle, cinayetle, bozulmuş,kirletilmiş,
yaralanmış ve tümüyle bir yok oluş uçurumunun eşiğine getirilmişse ve tek savunu aracımız
sözcüklerimizse eğer, insan oluşumuzun değerlerini savunabilmek için onları daha büyük bir sorumluluk,bilinç ve duyarlılıkla kullanmamız gerekiyor demektir...

Beni böyle bir sorumluluğu taşımakla ödüllendiren yazgıma, dostlarıma ve okurlarıma teşekkürlerimle...
(*)“2003 Dünya Şiir Günü Bildirisi”. Uluslararası PEN Kulüpleri Federasyonu Türkiye Merkezince 21 Mart 2003 tarihinde düzenlenen “Dünya Şiir Günü Büyük Ödülü” töreni sırasında okunmuştur.