YAŞAYAN, ORGANİK BİR ŞİİR...*
İnsanın ne olduğu, ne olması gerektiği, geleceğin ne olabileceği, ne olması gerektiği konularındaki tartışmalarda söyleyecek farklı bir sözüm yok.
Ölümü ve bireysel yokoluşu en yalın, kaçınılmaz, trajik gerçekler olarak algılamama karşın, kolektif bir insanlık bilinci, yarının kuşaklarına daha iyi bir gelecek hazırlamak sorumluluğu gibi kavramların gerçekliğini, değerini, önemini yadsımıyorum.
Şiirin bu kavramlarla ilişkisini de...
Ancak, şiir (ve genellikle sanat) dediğimiz şeyin etkisinin, öneminin, değerinin, bunların ötesinde, farklı bir yerde olduğunu düşünüyorum. Fakat böylece savunduğum, "şiir kavramlarla değil, sözcüklerle yazılır" karşı görüşü de değil. Ve gizemsel bir sanat anlayışıyla da ilgim yok.
Kavramların da, sözcüklerin de, gizemin de ötesinde, başka ve çok daha karmaşık bir olgu...
Yaşamak dediğimiz şeyin elle tutulurcasına somut bir karşılığı; yakıcı bir gerçeklik duygusu uyandıran sözler, anlamlar...
Yaşamın çoğu kez tekdüzeliğine, ölümün soğuk, katı, soyut gerçekliğine karşı, yaşamakta oluşun, yakıcı, hakiki, elle tutulur, somut gerçekliği...
Sonsuz akışta bir an...
Böyle bir an'ı, an'ları, zaptedebilme, kaydedebilme tutkusu... . Varoluşun canlı bir modeli, karşılığı. Taklidi değil...
Bir anlamlar, imalar, sesler, görüntüler, gözlemler, izlenimler, düşünceler, duygular, duyarlıklar sağnağı...
Bilinciyle, bilinçaltıyla, bilinç üstüyle, bilinç dışıyla... bütünüyle insan...
Böylece şiirin matematik, ya da felsefe olmadığını söylemiş oluyorum.
Herhangi bir gizemle de ilgisi bulunmadığını...
Bir kişilik ve duyarlık sorunu.
Ölümün kaçınılmaz zaferine sözcüklerle gölge düşürmek...
Akıp giden, akıp gitmekte olan: anların yeniden yaratılması, diriltilmesi, varoluşun yeniden, yeniden sonsuzca vurgulanması... Onu yenilenmiş ya da yeni anlamlarla, yeni, kişisel ve benzersiz bir ses tonuyla zorlayarak...
Sözlüksel anlamların kişisel deneyler, yaşantılar, algılar ve değerlendirmelerden geçerek ve bir şiirdeki başka anlamlarla ilişkilenerek kazandığı, ve kişisel bir ses tonunun onlara kazandırdığı yeni ayrıntılar, yeni anlamlarla...
Mekanik bir sözcükler, kavramlar, ezgisellikler sıralanması, toplamı değil...
Yaşayan, varoluşsal, organik bir yaratı...
Kavramları soyutlaştırarak, süsleyerek, sentetik metaforlara dönüştürerek "şiirselleştirme" çabası değil... Sözcük cambazlığı, zekâ gösterisi, buluş becerisi değil.
Yaşayan, organik bir şiir...
Şiirin ve yanı sıra (müzik ve resim başta gelmek üzere) belli ölçülerde tüm sanatların güne tanıklıkları ya da geleceklerinin tartışılmasının ancak böyle bir anlayıştan yola çıkarak anlamlı olabileceğini düşünüyorum...
(*) İstanbul 1. Uluslararası Şiir Forumu'nda (Poesium) sunulan, bildiri. Mayıs 1991.