OKTAY AKBAL

‘Veda’ların Saati Yok!
“Geriye kalan hiçlikten başka nedir?
Öyleyse her şey hiçbir şeydir.
Ya da hiçbir şey her şey”

Bir şairin ayrılış öyküsü! Ancak şiirle olacak bir şey! Veda etmek yaşam denen serüvene... Herkesin yaşadığı, yaşadığını sandığı! Bir şair arkadaşım “Her kafa bir dünyadır” demişti. Gerisini söylememişti. Hiçbir şeyin, her şey olduğu, olmadığı... Yaşarken bilinir mi? Belki sonlara doğru, bir pencere önünde ya da ıssız bir park kanepesinde...

Ataol Behramoğlu sizden, bizden biri mi? Öyle mi? Hepimiz ayrı biriyizdir. Benzese de yüzümüz, bakışımız, gülüşümüz... Kendimizi tanımamız bile zamanlar alır, yine de yeri gelir sorarız, ben kimim, ben yaşadım mı bunca zamanı!

***

Bir şarkıda, bir dizede arayıp bulmak kendini!.. Bulduğunu sanarak aldanmak! Başka biriyiz gerçekte, her bakışa göre değişen...

“İnsan kendi yüzünü de unutabilir” dediğimiz anlar yok mu? Bir ayna bize neyi gösterir, kendimiz sandığımızı...

Bir berber aynası, hem değişkendir, bizler hep aynı olduğumuzu sansak da...

Üstünkörü bir yaşamda gidip geldiğimizi bilmeden tüketsek de günleri, ayları, yılları...

Niye “veda” demiş hayata daha genç çağında? Yıllar değildir ölçü! Kimi için uzun bir dakikadır, kimi için bir an, bir dizelik, bir bakışlık bir zaman parçası...

Ataol için yaşantılardır şiir duyuşları. Anlamı varsa en güzelidir, şiiri duymak, yazmak, yaşatmak, senden sonrasına...

Belki o veda yaşamdan kopuşun değil, şiirin tükenişidir. Oysa yok öyle şey, hiçlik varsa da şiir hep o hiçliğin çözülüşüdür.

***

Doğuştan atılmışız bir karışıklığın içine küçük ellerimiz yumruklarımızla sarılarak ne olduğunu bir türlü anlayamadığımız bir şeye... Yaşammış, aşkmış, sevgiliymiş. Bir tek ya da çok... Çoğul bir kişilikle değişe değişe... Bir yokuştan inmek derinliklere... Aramak orda bir anlamsızlığı, son anına kadar bekleyerek. “Kulağım kirişte saatler durabilir mi birdenbire? Yer ve gök ve denizler bir ağızdan konuşmaya başlayabilirler mi? Ya da bir şarkıyı tutturabilirler mi” diye diye.

Bir de bakmışsın, saati çalmış saat diye bir değer varsa... Yaşadın, yaşamadın, yaşadığını bir masalda duydun, duyurdular, aldattılar yaşadın diye... Bu doğada, bu denizde, bu gökte, şairlerin dizelerinde... Ki onlar, “Ölüme hiçbir zaman inanmadılar. Bir gün herkes gibi öleceklerini bilseler de...” Ama Ataol şair doğmuş, şiir en yakını olmuş, bir dost, bir kardeş gibi büyümüş onunla. “Ölü ve suskun olmak-Bir şaire nasıl yakışır-Şair nasıl susabilir şiirsiz boşlukta-‘Ki onlardır’ daha çok güven veren sözcüklerden bir dünya bırakarak.”

***

Ataol Behramoğlu bir “veda” mektubu mu bırakmak istemiş bizler adına? Özetlemek yaşam denen aldatmacayı! Öyle bir masal ki bu aldatmaca bizleri de, daha kimleri de aldata aldata sevdirmiş, yazdırmış, düşündürmüş!.. Veda’ların saati olmadığını...

Ataol sanki benim için yazmış bu eşsiz destanı!.. Yoksa ben mi yazmışım!
O.Akbal 14.12.08 Cumhuriyet